California’nın Salinas Nehri yakınlarındaki Soledad, insanlığın
kıyısında bir yer. Ayrımcılığın, sömürünün, ırkçılığın cirit attığı bir
dünya. 1929’da Amerika’yı sarsan Büyük Bunalım atmosferi, en çok mevsimlik tarım işçisini mahvetmekte… Romanın geçtiği bölgeyi oralarda
bizzat çalıştığı için çok iyi bilen John Steinbeck, Lennie gibi bazı roman karakterlerini
tanık olduğu kişilerden kurgulamış.
Kot pantolonlu, sarı metal düğmeli kot ceketli, bozuk
siyah şapkalı mevsimlik tarım işçilerinden her şey beklenir. İyi ya da kötü.
Adam öldürebilir; bir dava uğruna ölebilirler. Ne var ki onlar çiftliklerde
yatak, yemek ve elli dolar için bütün bir ay arpa yüklerler. Küçücük bir toprak parçasına sahip olamadan, kendi ürünlerini yetiştiremeden, başkasının toprağının bütün
işini görüp ürünlerine ellerini süremeden yaşarlar.
George’un vücudunun her parçası hoş bir özelliktedir. Boyunun
kısalığına koşut olarak küçük ve güçlü elleri, ince ve kemikli bir burnu, fıldır
fıldır gözleri vardır. Zeki ve kiniktir.
Lennie, bir ayının pençelerini sürümesi gibi ayaklarını sürüyerek yürür. İri yarı, çirkin suratlıdır, baygın gözlerle bakar. Geniş
ve düşük omuzludur. George’un aksine akli dengesi bozuktur. Ağır hareketleri aklının çalışma
düzenine benzer ve yürürken iki yanda sallanmadan aşağı
sarkar kolları.
George ve Lennie’nin ortak bir gelecek planları vardır.
Daha çok Lennie yineletse de George’un da anlatmaktan haz duyduğu bu plan,
onlara yaşama gücü verir. Günün birinde parayı denkleştirip küçük bir arazi
satın alacaklardır. Birkaç dönüm toprak, bir inek, birkaç domuz ve tavşanlar.
Hepsini unutsa da tavşanları unutmaz Lennie ve George’a sürekli anlattırır.
Öyle ki yumuşak ve sıcak şeylere dokunmayı pek sever.
Yarım akıllı bir çocuktur Lennie. Weed’de çalışırlarken
kırmızı elbiseli kızın elbisesine dokunmak istemiştir. Kötü bir niyeti olduğundan değil, elbise
çok hoşuna gittiğinden. Kız korkuyla çığlığı basınca elbiseye
iyice asılan Lennie'nin kafasına kalın bir tahtayla vurur George, kızı bırakması için. Kız poliste tecavüze
uğradığını söyleyince Weed’dekiler onu linç etmeye kalkar. İki arkadaş bütün
gün sulama kanalının içinde saklanır. Bu, onların Weed’deki son günüdür. Bu
nedenle Salinas'ın kıyısındaki çalılıkta arkadaşını sıkı sıkıya tembihler
George. Başını belaya sokarsa bu çalılığa saklanacaktır Lennie.
Ertesi gün yeni çiftlikte çalışmaya başlar George ve
Lennie. Karşılarına değişik değişik insanlar çıkar.
Sağ elini dört
sene evvel çiftlikte kaybetmiş yaşlı temizlikçi Candy’nin çok yaşlı bir köpeği vardır. İri
yarı işçilerden Carlson ona sürekli köpeği vurmasını, çünkü yürüyemediğini, leş
gibi koktuğunu, yatakhaneye girdikten sonra iki üç gün kokusunun geçmediğini,
ağzında sert şeyler yiyecek dişinin kalmadığını, iki gözünün de kör olduğunu, romatizmadan
kaskatı kesildiğini söyler. Zaten Carlson’un bir silahı vardır ve bir kurşun
yeter.
George ve Lennie çiftliğe bir gün geç ulaşınca patron, zenci
seyis Crooks’a saldırmıştır. Zenci seyis iyi çocuktur aslında. Koşum
takımlarının bulunduğu küçük kulübesinde sürekli kitap okur, patrona da pek aldırmaz;
ama sonuçta bir zencidir. Diğerlerinin arasına katılamadığı gibi kokuttuğu
söylenerek yatakhaneye de sokulmaz.
Ortada deli divane dolaşarak sürekli karısını arayan patronun
oğlu Curley, ülkenin en iyi hafifsıklet boksörlerinden olup Altın Eldiven
yarışmasında finale kalmış, gazeteye bile çıkmıştır. İki kusurundan biri kendinden
iri adamlardan nefret etmesi, diğeri ise karısını kıskanmasıdır. Birkaç hafta
önce evlendiği dudakları rujlu, iri gözleri ağır makyajlı, tırnakları kırmızı ojeli,
saçları yuvarlak buklelerle omuzlarına dökülen kadını işçilerin
çevresinde arar. İşçilere göre kadının gözü dışarıdadır ve başlarına bir bela
gelirse ondan gelecektir. Sonunda beklenen olur ve Curley saçma sapan bir gerekçeyle
Lennie’ye çatar. Sağlı sollu feci yumruklar indirir. Burnundan oluk oluk kan
gelen, dehşet içinde Lennie kendini korumayı dahi düşünemez. Sürekli yardım
istediği George’un saldır komutunu uyguladığındaysa Curley’in yumruğu Lennie’nin kocaman avcunda kaybolur. Çok sonra bıraktığında boksörün elinde
kırılmadık kemik kalmamıştır.
Carlson punduna getirip yatağının altından çıkardığı
tabancasıyla ihtiyar köpeğini vurunca Candy kimsesiz kalır. O sırada
George’la Lennie’nin gelecek hayallerine ortak olur. Öyle ya, pekâlâ bir eliyle
iş görebilir. Yemek yapar, tavuklara bakar, bahçeyi çapalar ve üstelik bankada
üç yüz doları vardır. Dahası kimi kimsesi olmadığından öldükten sonra payı yine onlara kalacaktır.
Lennie Crooks’un kulübesine kendini kabul ettirince yalnızlıkla
kuşatılmış, ötekileştirilmiş bir insanla karşılaşırız. Kendi yalnızlığını anlatırken
Georgesuz bir hayatı düşündürerek Lennie’yi endişelendirir. Buna karşın Lennie ona
gelecek planlarından bahseder. Zenci seyisin hayallere karnı toktur. Acımasız gerçeklerin dünyasında hayallerle yaşanmayacağını bilenlerdendir o. Arazi alma hayali cennete gitme hayalinden farksızdır. Ne cennete giden ne
arazi alan görmüştür. Candy'e de verip
veriştirir, hayatının sonuna kadar temizlikçi olarak kalacağını söyler. Ne zaman ki Candy paraları olduğunu söyler, o an Crooks duralar. İlk kez gerçeklerden koparak hayallerden
medet umar ve onlara katılmak ister. Üstelik bedavaya çok sıkı çalışabileceğini
söyler.
Aksak ritimde ilerleyen olaylar karşısında merakımızı diri
tutan düğümlerden biri, kuşkusuz Curley’in karısının başlarına iş açıp
açmayacağıdır. Asıl düğüm ise elbette gerekli parayı denkleştirip planlarını
gerçekleştirip gerçekleştiremeyecekleridir. Ki bu iki düğüm ustaca birbirine
bağlanır. Nitekim Curley’in güzel karısı umulmadık biçimde romanın sonunu
getirecek kişi olur. Omuzlarına dökülen küçük bukleli saçları Lennie’nin
dokunma isteğini kamçılayınca aklımıza Weed’den kaçmaları gelir ve heyecanımız birden yükselir. Dahası sonucu itibariyle öncekinden çok
daha fena bir dizi olay yaşanır. Tüm çiftlik ayaklanır, tüfekler kuşanılır.
Carlson’un kaybolan silahı yeniden patlamadan hemen önce George Salinas’ın kıyısındaki
çalılıkta şöyle konuşur:
“Bizim gibilerin ailesi yoktur. Biraz paraları olduğunda
hemen harcayıp bitirirler. Onları düşünen tek bir kişi bile yoktur bu dünyada…”
John Steinbeck, Fareler ve İnsanlar, Sel Yayınları, 15. baskı, İstanbul, 2018
John Steinbeck, Fareler ve İnsanlar, Sel Yayınları, 15. baskı, İstanbul, 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder